Çok utanıyorum gerçekten insanlıktan çıktığımı farkettim.
Sizler eğer dar gelirli bir aileyseniz, büyük bir Avm’ye gittiğinizde çalışanlar yüzünüze bakmıyor değil mi? Hatta kendinizin istenmeyen olduğunu anlıyorsunuz çalışanların bakışlarından.
Şunu belirtmek isterim ki bize öyle bir eğitim verildi ki siz kapıdan girer girmez evinize ne kadar maaş giriyor, kaç çocuğunuz var, kullandığınız araba markası, içtiğiniz sigara ve bir çok bilgiyi analiz edebiliyoruz.
Eğer düşük gelirliyseniz bizim mağazamıza sadece gezmek için geldiğinizi biliyor ve sizi bir zaman kaybı olarak görüyoruz. Ne yazık ki bu doğru. Çünkü siz bize para kazandırmayacaksanız. Siz bizden bir şeyler almazsanız biz de prim alamayız ve size o meşhur bakışımızı atarız. Sözlerimizle “hoş geldiniz” derken bakışlarımızla “buradan bir an önce çıksan iyi edersin pis fakir!” deriz.
Eğer zengin bir aileyseniz, sizi mağazada tutup daha çok vakit geçirebilmek için elimizden geleni yaparız. Yeri gelir ukala çocuklarınızla bile oyunlar oynarız. Sırf siz daha fazla alışveriş yapıp bize daha fazla prim kazandırabilesiniz diye. İnanın üzerinize denediğiniz şey size hiç yakışmadı ve bu umurumuzda bile değil! Ama biz sözel olarak yakıştığını söyleriz. Erkek müşteriyseniz kadın çalışanlar size hayran kalmış gibi bakar ve sizin o ürünü almanızı sağlarlar. Kadın müşteri için de erkek çalışanlar kendilerine öğretilen birbirinden güzel iltifatları arka arkaya sıralayıverirler.
Bunların hepsi bize eğitimde verildi. Biz iyi eğitiliyoruz ama ikiyüzlülük üzerine. Bunu bize “işyeri eğitim semineri” adı altında yapıyorlar.
Üzgünüm gerçekten çok üzgünüm. İnsanlığımı yitirdiğimi farkedip onca yıl sonra istifa ettim ve size bunları anlatıyorum. Biraz olsun sizler gerçeği görün biraz olsun vicdanımın yükü hafiflesin diye.
Not: Biliyorum kapitalizmin patronları bu itiraflarımı internet ortamından kaldırmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Ama ben hiç pes etmeyip her yerde bu gerçekleri haykıracağım. Ta ki bütün insanlara eşit davranılana kadar!

Başlıklar:
alışveriş merkezleri,
avm,
itiraf

ADMİNDEN
Hani hep yakınırız ya Afyon’un çevre diğer illerden daha yavaş geliştiğinden. Peki hiç başımızı ellerimizin arasına alıp düşündük mü neden böyle diye? Yoksa sadece kahvehanelerde okey eşliğinde çayımızı yudumlarken “lea vallayi bizim Afyon pek yaveş lea” “Sadış boş vee Afyon’u da tek daşa galdım sen Osman’ı daşlamiye bak” diyerek teğet mi geçiyor düşüncelerimizden?
Günlerdir kitap fuarıyla yatıp kalkıyoruz. Peki neden bu kadar reklamını yapıyoruz? Nedir kitap fuarını özel kılan şey?
Amcanın biri geldi yanıma oturdu.
-Kitap fuarı vaa diye geldik herşee pareynen.
-Dayıcım bedava mı dağıtsınlar?
-E tabi adı üstünde fuar bu.
-Sen nerde çalışıyon ne iş yapıyon?
-Emekliyin ben dişçinin yanında çay götürü getirin.
-Maaş alıyon mu?
-Netcez lee bedava mı çalışcez!
-E bu adamlar da emek veriyor hem de çok kutsal bir iş yapıyorlar. Kitap yazıyorlar. Bilgi dağıtıyorlar. Neden çok görüyorsun? Hem o elindeki sigara…
-Sigara içicene kitap al decen dee miii? Lea gak git ben avradı boşarın sigareyi gine boşaman!
Gülüştük beraber ama amca muhabbetin nereye varacağını tahmin ettiği için iyi günler dileyip gitti.
Velhasıl kelam lafı uzatmayacağım. Afyon’un gelişmesini istiyorsak çok okumalıyız. Eskişehir’i geliştiren yolları, tramvayı değil, Denizli’yi geliştiren ticareti, ulaşımı değildir. Ben Afyon’da Yeşil Park’ta bir banka oturup kitap okuyan kimseyi görmedim veya en güzel kitap okunası yer olan Akarçay’da. Gelin görün ki Porsuk Çayı’nda banklarda oturup kitap okuyan bir çok insana şahit oldum. Denizli’de, siz bu yazıyı okurken, herhangi bir parkta bir genç eline kitabını almış okuyordur. Bundan emin olabilirsiniz. İşte çevre illeri geliştiren onların okuyan insanlarıdır.
Biz de Afyon’u tanıtmak ve geliştirmek için elimizden geldiğince bu fuara destek oluyoruz. Afyon’un gelişmesi için bu fuar özeldir. Biz ceketimizi satar sizi yine okuturuz. Siz yeter ki okuyun!
Devamını Görüntüle