eski Afyonkarahisar’a dair yine bir Ünal Taşpınar şiiri;
HAYALLERİMİZ
Ninem Osmanlı kadını,
Mahallede sözü geçer
Kapı önü sohbetlerinde dinlenir
Genellikle söylenir.
Demem o ki
Hani bi zamanlar yani
Kubeli mahallesinde ark önünde
Zamanın birinde
Şimdi masal gibi gelir gençlere
Bulaşık için
Matıf toprağı satılırken sokak sokak, kapı kapı eşek sırtında
Persil yok,
Henüz Tursil yok o zaman
Çamaşır makinası yok bizlerde
Bulaşık makinası yok.
Belki oje de yok!
O zaman esbab taşı vardı,
Çamaşır
Çamaşır kazanında!
Çivit vardı,
O zaman kurna vardı hamamda, hamam tası
Duş yokken, duşakabin yokken evlerde.
Sabah ezanında
İstasyon memurlarının ellerinde sallanan
Sefertasları vardı
Ve en güzeli muhabbet vardı, televizyonlar yokken
Radyo vardı lambalı,
Sokakta, pencerede anteni vardı kocaman.
Sohbet vardı kahvede, gezekte,
Gündüzde, gecede
Hoş sohbet vardı.
Masal değil,
Bilen bilir
Potin vardı, lastik-lapçın vardı kışta kıyamette giymeye
Mes vardı, yemeni vardı,
Tabanı otomobil lastiğinden çarık vardı
Pençe, gizli pençe vardı ayakkabılara
Gömleklere yedek yaka yapılırdı eskiyince değişmeye
Memurlarda siyah kolluk
Öğrencide siyah önlük,
Hokka, divit
Kalemlere bitmesin diye takılan kamış vardı.
Hani okulda yerli malı haftası için elma, armut, portakal
“Yerli malı, yurdun malı
Herkes onu kullanmalı”
Hani şarkı gibi dilimizde!
Sümerbank vardı,
Patiska vardı, pazen vardı
Hırkalarımız el emeği, göz nuru…
Bakır kap vardı
Tenekeci, kalaycı vardı.
Her taraf haşhaş tarlasıydı sanki köylerde
Mor
Beyaz,
Mor beyaz!
Yün, yapağı alıp satılırdı çarşıda
Afyon sakızı alınıp satılırken Uzun Çarşı’da sokak ortasında
Uluorta
Kimse dönüp bakmazdı bu nasıl iş diye
Alkoloit bilmezdik o zaman
Bir tüccarlar vardı afyon ticaretinde,
Bir Toprak Mahsülleri Ofisi.
Huriye Aba diye bilinir
Kuduz mütehassısı sanki ninem
Köpek ısırmışsa gelirler, köpek dalamışsa gelirler
“Benim elim değil, Hasan-ı Basri’nin Dede’nin eli” diye okur-üfler
Bir lokma ekmek verir hastasının ağzına
Bin dua ederek gönderirdi ninem
Mutlu
Sevinerek çıkardı evden konu komşu
Bin duayla
“Sağol Huriy’aba”
Ramazan’da bi sokak aşağıda Kubeli Camii’nde Teravihte
Hep aynı halının aynı yerinde.
“Gak gız!” demeye fırsat vermeden yeri açılır
Ya da ayrılmıştır her zamanki köşe Kubeli’de
Namazını kılar hep aynı yerde.
Abdullah Uluçelik İmaret’te ezan okurken
Ya da bi türkü
Önce “Yeşil olur İmaret’in selvisi”,
Yine
Abdullah Uluçelik;
Cemal Altıniğne, Hulusi Yamaner eşliğinde
Sonra bi kırık hava
“Gap’ardına da asa da goymuş galbırı
Bekarları yatağından galdırı”
Tahta kaşıklarla oynayan köçekler
Kimi şerbet, kimi rakı
Çay bardağından içecekler!
Düğünde çorbayla başlayan, bamyayla biten
Yiyecekler
Börek, yaprak dolması, kaymaklı kadayıf tatlısı
Deperotulu, etli pilav, kayısı hoşafı ve daha neler neler
Bazen yirmiiki çeşit sıra yemeği derler.
Çalgıcılar bi yanda
Gençler bi yanda
Yaşlılar bi yanda
Eğlence, muhabbet gırla!
“Hadi len!” demişse gaynata
Fırla!
Dedemin arka cebinde çevre vardı o zamanlar
Yeleğinin bir cebinde cep saati lokomotiflisinden,
Bir cebinde madeni paralar
Saat kaç dede deyince öğlen üzeri okul arasında
Şifreyi çözmüştür dedem
Kuru üzüm için delikli yüz para!
Ya da Muharrem’adan Şam tatlısı
Otpazar Camii’nin karşı köşesinden.
Babamın mendili arka cebinde
Pamuklu bezden
Henüz yoktu kağıt mendil bakkalda
En ala çukulata gofret
“Boş yok, boşa para yok!” diye çarşının pazarın bir köşesinde
Kader, kısmet
Çekiliş!
En çok çıkacak olan yine gofret!
Pazar yeri ayrı bir eğlence mekanı
“Otuziki dişine kemane çaldırıyor
Buz gibi gazoz”
Testereyle açmazsa olmaz,
Kalecik’in karında soğutmadıysa olmaz,
Gazoz köpürmeden açılmışsa yine olmaz,
Patlatarak ses çıkarmadıysa açarken olmaz!
“Ah ne güzel nane şeker!”
Mani okuyarak gezer
“Cambaza bak!”
“Sihirbaz Madreke gelmiş”
“Haldeki bütün portakallar
Arkasından gidermiş”.
Masala bak deme
Sen delikanlı,
Sen hanım kız
Masala bak deme
Hep masal gibi geçti
Bütün gençliğimiz
Hani masaldaki gibi:
Zümrütü Anka kuşu hariç
Bir varmış,
Bir yokmuş misali
Gökten düşen elmalar sizin olsun,
Bütün ümitleriniz sizin
Anılarımız bizim
Bize kalan yaşanmış, yaşanmamış hayallerimiz,
Hayallerimiz bizim!
MEHMET ÜNAL TAŞPINAR
Şiir Facebook’ta “Bir Zamanlar Afyonkarahisar” sayfasından alınmıştır.
Başlıklar:
afyon,
afyonkarahisar,
şiir
Afyonkarahisar’ın tarihinin milattan önce 3000 yılına kadar uzandığını ve pek çok medeniyete ev sahipliği yaptığını biliyor muydunuz?
M.Ö. 2000’li yıllarda Hattiler’in egemenliğinde bulunan kentimiz, M.Ö. 2000’li yılların ortalarına geldiğinde Hititler’in, Hitit devleti yıkılınca da M.Ö. 1000 yılı dolaylarında yerleşim Frigler’in egemenliği altına girdi. Şehrin Türk topraklarına dahil edilmesi aslında 12. yüzyıl sonlarına doğru gerçekleşiyor. İsmi Afyon olan kent, 2005 yılında Afyonkarahisar adını alıyor.
Cumhuriyet tarihimizin ilk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılında Afyonkarahisar 258.743 kişilik nüfusuyla ülkenin en kalabalık 18. İliydi. Ancak 2019 yılına gelindiğinde nüfusu 729.483’e ulaşmış olmasına rağmen ülke içerisinde 31. sıraya geriledi.
Bunun sebebi hızla artan büyükşehir nüfusları ve özellikle genç nüfusa çekici gelen özellikleri oldu. Oldukça dağlık bir yapıya sahip olan kentin ekonomik büyümesini sınırlayan etkenler sebebiylede başta İzmir ve çevresindeki iller ile İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlere göç verdiğini söyleyebiliriz.
Afyonkarahisar ili nüfusuna kayıtlı olup başka illerde ikamet eden kişi sayısı 492.052 kişidir. Bu nüfusun yoğun olarak bulunduğu ilk sıradaki 10 ilin dağılımına baktığımızda bunların 9’u yine büyükşehirler.
Göç Eden Afyonkarahisarlılar Çok Uzağa Gitmiyorlar
Afyonkarahisarlılar kentten ayrıldıkları zaman çok uzaklaşmayıp kent ile bağlarını koparmayacak olan mesafelere göç ediyorlar. Tahmini hesaplara göre ilden ortalama 300 km kadar uzaklaşıyorlar. Gittikleri illerin başında göç edenler içinde %18,7 gibi yüksek oranla İzmir var. İzmir’i %12’lik bir oranla İstanbul ve ardından Denizli ile Eskişehir takip ediyor.
Afyonkarahisar’ın Değişimi
1920’li Yıllarda 258.743 olan nüfus, 1930’larda 299.248’e ulaşıyor. Bu sırada Türkiye’nin nüfusu 13.649.945 iken 16.158.028’e çıkıyor.
1910
1910
1920
Yunan İşgalinde 1921
1930
1940’ta Afyonkarahisar nüfusu 316.034 iken, 1950’de 372.273, 1960’ta 459.115, 1070’te 542.111, 1980’de 597.516, 1990’da 739.223, 2000 yılında 812.416, 2010’da 697.559 ve 2020 yılında 736.912 nüfusa ulaşıyor.
Peki bu artışla birlikte kendin çehresinde nasıl değişimler yaşanıyor? Arşivlerden elde edilen eski Afyonkarahisar fotoğrafları bize bu konuda ipuçları veriyor.
1937
1960’lı yıllar
1970’li yıllar
1970’li yıllar, www.eskiturkiye.net
2000’li yılların başı
ve günümüzde Afyonkarahisar… Fotoğraf: Çağrı Selek
Devamını Görüntüle