SON DAKİKA

Yaz Tatilinde Çocuklarımızı Bekleyen Tehlike!

Yaz Tatilinde Çocuklarımızı Bekleyen Tehlike!

Okulların kapanmasıyla tüm çocukların kolaylıkla ulaşabileceği ancak onlar için tehlike oluşturan bir durum üzerinde durmanın yararlı olacağını düşündük …

Çocuklarda aşırı tablet ve akıllı telefon kullanımı ile artan sağlıksal , psiko-sosyal , ve zihinsel problemlere değinmek istedik.

the-best-parental-control-apps-for-your-phone_9j5x

Yaz tatili geldiğinde ya da misafirlerimiz varken , yemek yerken, temizlik yaparken , dinlenirken ailelerin çocukları oyalamak için ne yazıkki sıkça başvurduğu yöntemlerden biri, tablet bilgisayar ya da akıllı telefonlarla oynamalarına izin vermeleridir.

Gündelik hayatın bir alanında, telefon ya da tabletteki oyuna pür dikkat odaklanmış çocuklarımız , çevresindeki olup bitenle ilişkisini tamamen kesmiş bulunmaktadır. Yolda yürürken bile kendine ait akıllı telefonu olan onlarca çocuk görmek mümkün.

Ancak biz uzmanlara göre bu durum, çocuklarda çok ciddi sağlık ve gelişme sorunlarına yol açıyor.

Tabletler bilgisayarlar ve akıllı telefonlar nedeniyle bir çok çocukta erken yaşta boyun ve bel rahatsızlıkları başta olmak üzere çok sayıda rahatsızlığın ciddi biçimde artış gösterdiği belirtiliyor.

Child playing on tablet

Bu teknolojik aletler , yoğun biçimde kullanımı nedeniyle gelişme çağındaki çocukların omurgalarında ciddi hasara yol açıyor.

Uzmanlara göre, dünya çapında genç kuşakları bekleyen en önemli tehlikelerin başında, boyun fıtığı ve kamburluk geliyor.

Boyun, sırt, bilek ve göz ağrısı gibi hastalıklar, en fazla 5 – 9 yaş arası çocuklarda görülüyor. Uzmanlara göre en iyi tedavi, çocukların tablet ve akıllı telefon kullanımına sınırlama getirilmesi. Çoğu uzman ise 12 yaş altı bir çocuğun akıllı telefona sahip olmasını tehlikeli görürken televizyon ve tablet kullanımı ise sınırlamak gerektiğinin üzerinde duruyor.

140411-kid-tablet-1514_4f20bdc8dca3db78d4cd0a39b991a044.focal-760x380

Son yıllarda 8 – 18 yaş aralığındaki çocuklarda sırt ve boyun şikayetleri yüzde 40 oranında arttı.

Uzmanlara göre, çocuklarda tablet ve akıllı telefon kullanımına bağlı rahatsızlıklar “alarm” düzeyinde.

Ortopedik cerrah Peter Loon’a göre boyun fıtığı ve kamburluk başta olmak üzere bu aletlerin kullanımından kaynaklanan rahatsızlıklar ciddi bir soruna dönüşüyor.

Fizyoterapist Maurice Blom, kafa ağırlığının yaklaşık 5 kilo olduğunu belirterek, telefon ve tablet kullanımı ile bu ağırlığın sürekli olarak aşağı baskı yaptığını söylüyor.

1

Blom, bu sarkmanın vücutta boyun fıtığı ve kamburluk başta olmak üzere birçok kronik rahatsızlığa yol açtığını vurguluyor.

Aşırı düzey de tablet ve akıllı telefon kullanan bir çocuğun sadece sağlıksal problemleri olmuyor tabii bunun yanında çocuklarımız vakitlerinin çoğunu bireysel olarak geçirdiği için toplumdan uzaklaşır ve asosyal bir yapıya bürünürler..

Bunun yanında dikkat süreleri bu çocuklarda oldukça azalmakta ve hızlı düşünme yetilerinide zaman geçtikçe yavaşlatmaktadır.
Bu sebeplerin sonucu olarak çocuklarımız okul başarılarını kaybetmekte ve toplum içinde kendilerine tam olarak yer bulamamaktadırlar.

2

Başlıklar: , , , , ,

Yorumlar

Henüz hiç yorum yapılmamış.

Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapın.

SİZİN İÇİN ÖNERİLİYOR

23 Temmuz 2018, 02:44

AFYONKARAHİSAR’DA YERALTINDA BİR TÜNEL

AFYONKARAHİSAR’DA YERALTINDA BİR TÜNEL – Kocatepe Gazetesi (Hasan Özpunar’ın yazısıdır)

Amerikan filmlerinde görmeye alışmışızdır, şehrin altında insanların ve hatta araçların geçebileceği genişlikteki kanalizasyon tünellerini. Abartı mıdır, gerçek midir bilemeyiz fakat yollarımızın her sene su, doğalgaz, kanalizasyon, elektrik denilerek kazılmasından bıkan bizler için bu görüntüler ”keşke bizde de böyle olsa” dedirten cinsten görüntülerdir.
Fakat uzağa gitmeye gerek yok ilimizde tünel şeklinde, 2,5 km. uzunluğunda bir kanalizasyonun olduğunu biliyor muydunuz.?
Birçoğumuzun bu soruya cevabı sanırım ”hayır” olacaktır.
Köprübaşı’nı bilenimiz var mı acaba ?
Köprübaşı caddesi, Otapazar Camii ve Bedesten önünden geçen caddenin adıdır. Bu caddeye neden köprübaşı denilmiştir? Öyle ya ortada bu adı vermeyi gerektirecek köprü falan da yok.
Yazımıza sorularla başladık fakat gerek Tüneli, gerekse köprübaşını anlatabilmek için gerilere, Selçuklular dönemine ve Kadınanalara kadar uzanmak gerekiyor.
Selçuklu Devleti’nin son zamanlarında Sultan 3. Alaaddin zamanında Anadolu’ya Moğol saldırıları artmıştı. Sultan Alaaddin’in ölümünden sonra saltanatı devam ettirecek erkek evlat olmadığı için, Konya’daki beyler kendi aralarında saltanat kavgasına tutuşmuşlar ve karışıklıklar çıkmıştı. Bu duruma dayanamayan Sultan Alaaddin’in 3 kızı (Gevher Naima, Şahrah ve Asiye Sultan) Karahisar’a sığınmışlardı. Beraberlerinde babalarından kalan malları da getirmişlerdi.
Karahisar’a gelen sultanlardan Gevher Naima Sultan şehrin içme suyu ihtiyacını görmüş ve servetini Kışlacık Köyü civarındaki su kaynaklarını şehre getirmek için harcar, bugün de kullandığımız Kadınana Suyunun şehre getirilmesi Onun eseridir.
Şahrah Sultan ise Kadınana adıyla anılacak büyük bir mezarlık yaptırır, servetini buraya harcar. Bugünkü Kadınana İlkokulu, Ptt, Özel İdare İşhanı, Ziraat Bankası gibi binaların bulunduğu alandaki mezarlık 1920’lerin sonlarında kaldırılır.
Gelelim Kadınanalar’ın sonuncusu Asiye Sultan’ın bu şehre yaptırdığı hayırlara.
Geçtiğimiz yüzyıllarda Hıdırlık ile Kale arasında, Taşpınar’dan başlayıp bir kolu İmaret Camisine, diğer kolu ise Anbaryolu’na kadar uzanan açıkta akan bir dere bulunmaktadır.(1) Bu derenin iki tarafında (Hıdırlık ve kale) şehir kurulmuştur.
Derenin başlangıç noktasını Olucak ve Taşpınar çeşmeleri oluşturmaktadır. Aşağı kadar uzanan dere bugünkü Yoncaaltı Cami karşısında bulunan Dedelihan’ın üst köşesinde ikiye ayrılır ve bir kolu İmaret Camii önünden diğeri Anbaryolu’ndan aşağı doğru akar.
Asiye Sultan şehrin iki yakasında yerleşmiş insanların karşıdan karşıya geçmekte yaşadıkları sıkıntıyı görünce bu dere üzerine çeşitli aralıklarla 40 tane köprü yaptırır.
Ömer Fevzi ATABEK’in Afyon vilayeti Tarihçesi isimli kitabında belirttiğine göre 1800’lü yılların sonlarında bu köprülerden 12’si mevcuttur.
Bu köprüler şuralardadır.
1-Çavuşbaş Cami önü
2-Hacı Kavasların evi önü
3-Hacı Kadir Hocanın evi önü
4-Camii Kebir’in alt köşesi
5-Gelincik köprüsü
6-Kırklar Makamı yanı
7-Hodalı Çeşme önü
8- Sirgelilerin evi önü
9- Aşağıpazar Cami önünde büyük köprü
10- Elbiseci Mahmut Çavuş’un evi önü
11- Cumhuriyet İlkokulu alt köşesi
12- Kireçpazarı Mevki (Gıda Kontrol Labarotuvarı civarı)
Köprülerin başladığı Otpazarı Camii civarına halk arasında ”KÖPRÜBAŞI” denilmiş ve bugünde bu adla anılmaktadır.
Yüzyıllar boyunca şehri adeta ikiye bölen dere akmaya devam eder üzerindeki köprülerde Asiye Sultan’ın hayratı olarak kullanılır.
Zamanla şehir nüfusunun artması ve hem ev atıklarının hem de değişik işkollarının ”kasaplar, dericiler vs.” atıklarının bu dereye dökülmesi de şehir içinde kötü bir görünüm oluşturmasına sebep olur.
1889-1890 yıllarına gelindiğinde Karahisar Mutasarrıflığı’nın bağlı olduğu Hüdavendigar (Bursa) Valisi Mahmut Celalettin Paşa, Afyonkarahisar’a bir ziyarette bulunur. Ziyaretinde şehri boydan boya kat eden bu dereyi görür ve Mutasarrıf Arap Hamdi Paşa’yı buranın kapatılması konusunda uyarır. Muatasarrıf’ta zamanın Belediye Reisi Turunçzade Bekir Efendi’ye konuyu aktarır. Bekir Efendi’nin belediye gelirlerinin bu işe yetmeyeceğini belirtmesi üzerine Dinar İlçesi’nden toplanan Kantariye ve Zahire Vergisi Gelirlerinin bu işe harcanması Vali tarafından uygun görülür.
Açıkta akan derenin kemer şeklinde kesme taştan üzerinin örtülmesine 1892 yılında başlanır ve 1895 yılında şehir dışına kadar örmek suretiyle bitirilir. Bu işte Afyonkarahisar halkı çalışır.
Toplam uzunluğu 2,5 km olan kanalizasyonun genişliği 2,90 metre yüksekliği ise 2,50 m’dir.
İlk defa yayınladığım fotoğraflarda derenin üzeri örtülmeden önceki halini ve üzerindeki bir köprüyü görebilirsiniz. 1890’larda derenin üzerinin örtüldüğü dikkate alınırsa fotoğraf daha eski yıllara ait olmalıdır. Tünel şeklinde eski kanalizasyonun üstü baştan başa yol olarak kullanılmaya başlar insanlar, araçlar üzerinden gelir geçer. Şehri bir uçtan bir uca kateden tünel artık unutulmuştur. Taa ki 1999 yılı Haziran ayında Bedesten önünde kazı çalışması yapan Belediye Kepçesi bir duvarını yıkıncaya kadar.( 2)
Kanalizasyon kazısı yapan işçiler, Yüzyıl önce yapılmış bu atık su sistemini görünce çok şaşırırlar. Öyle ya kendileri 30 cm çaplı büz döşemektedirler oysa ortaya çıkan kanalizasyon 2,5-3 metre çaplıdır. Günün gazetelerinde Selçuklu döneminden kaldığı ve 700 yıllık olduğu yazılsa da gerçekte tünelin mazisi 100 yıl önceye dayanmaktadır.( 3)
Yukarı mahallelerde yeni yapılan atık su kanalları buraya bağlanır ve günümüzde de yağmur atık suları için bu kanalizasyon kullanılmaktadır.
Dünden bugüne eski kanalizasyonumuzun hikayesi böyle. Köprübaşı’na gelince, bir duvarda rastladığım tabelada adına rastlamak mümkün. Kadınanalar’dan günümüze hala varlığını sürdürmekte.
Hasan Özpunar
DİPNOTLAR
1-ATABEK Ömer Fevzi.Afyon Vilayeti Tarihçesi.AKÜ Yayınları 1997 syf:93-94
2-Beldemiz Dergisi yıl 1999 sayı 51-52
3- Türkiye Gazetesi 30 Haziran 1999 tarihli sayısı.

Devamını Görüntüle