SON DAKİKA

Cep Telefonu Olmak İsterdim!

Cep Telefonu Olmak İsterdim!

“Karı ve koca bir akşam yemeklerini bitirdikten sonra, yorgun argın oturma odasına geçerler.

Kadın ilkokul öğretmenidir. Öğrencilerine verdiği ‘ne olmak istersiniz’ başlıklı kompozisyon ödevini notlandırmak için masaya geçer. Kocası da eline cep telefonunu alıp, koltuğuna yerleşir. Nihayet yorgun bir günün ardından dinlenebilecektir.

Kadın, tüm kompozisyonları notlandırıp işinin bittiğini düşünürken, kenarda kalmış bir ödevin gözünden kaçtığını fark eder ve not vermek için okumaya başlar. Kağıtta yazansa şudur:

Benim dileğim, akıllı bir telefona dönüşmektir. Dileğim bu çünkü annem ve babam telefonlarını gerçekten çok seviyorlar.

Annem ve babam sadece telefonlarına dikkat gösterirler, hatta bazen de beni unuttukları olur.

Annem ve babam işten yorgun döndüklerinde, vakitlerini telefonlarıyla geçirirler, benle değil. Önemli bir işle meşgul olsalar dahi, eğer telefonları çalarsa, anında yanıt verirler. Ama aynısını benim için yapmazlar, ağlasam bile…

Annem ve babam cep telefonlarında oyun oynarlar, benimle değil. Telefonda konuşurken, heyecanla yanlarına gidip bir şey paylaşmak istesem, hemen beni susturup, yanlarından gönderirler.

Bu yüzden cep telefonu olmaktır, dileğim. Çünkü belki de ancak o zaman beni telefonları kadar severler.’

Kadın göz yaşları içerisinde kompozisyonu okur. Kocası sorunun ne olduğunu sorar, kadın ödevi kocasına verir. Adam hızlıca okuduktan sonra hangi mutsuz öğrencisinin bu kompozisyonu yazdığını sorar.

headline

Ancak ondan sonra kadın, bu “fazladan” ödevin nereden çıktığını anlar. Çünkü o fark etmeden araya konmuştur.

“Kompozisyonu yazan öğrencilerimden biri değil” diye cevap verir kadın. “Onu yazan oğlumuzmuş“.

Başlıklar: , , , ,

Yorumlar

Henüz hiç yorum yapılmamış.

Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapın.

SİZİN İÇİN ÖNERİLİYOR

23 Nisan 2018, 09:48

Sadış Tek Daşa Galdım, Dönüyom!

afyn

ADMİNDEN

Hani hep yakınırız ya Afyon’un  çevre diğer illerden daha yavaş geliştiğinden. Peki hiç başımızı ellerimizin arasına alıp düşündük mü neden böyle diye? Yoksa sadece kahvehanelerde okey eşliğinde çayımızı yudumlarken “lea vallayi bizim Afyon pek yaveş lea” “Sadış boş vee Afyon’u da tek daşa galdım sen Osman’ı daşlamiye bak” diyerek teğet mi geçiyor düşüncelerimizden?

Günlerdir kitap fuarıyla yatıp kalkıyoruz. Peki neden bu kadar reklamını yapıyoruz? Nedir kitap fuarını özel kılan şey?

Amcanın biri geldi yanıma oturdu.

-Kitap fuarı vaa diye geldik herşee pareynen.

-Dayıcım bedava mı dağıtsınlar?

-E tabi adı üstünde fuar bu.

-Sen nerde çalışıyon ne iş yapıyon?

-Emekliyin ben dişçinin yanında çay götürü getirin.

-Maaş alıyon mu?

-Netcez lee bedava mı çalışcez!

-E bu adamlar da emek veriyor hem de çok kutsal bir iş yapıyorlar. Kitap yazıyorlar. Bilgi dağıtıyorlar. Neden çok görüyorsun? Hem o elindeki sigara…

-Sigara içicene kitap al decen dee miii? Lea gak git ben avradı boşarın sigareyi gine boşaman!

Gülüştük beraber ama amca muhabbetin nereye varacağını tahmin ettiği için iyi günler dileyip gitti.

Velhasıl kelam lafı uzatmayacağım. Afyon’un gelişmesini istiyorsak çok okumalıyız. Eskişehir’i geliştiren yolları, tramvayı değil, Denizli’yi geliştiren ticareti, ulaşımı değildir. Ben Afyon’da Yeşil Park’ta bir banka oturup kitap okuyan kimseyi görmedim veya en güzel kitap okunası yer olan Akarçay’da. Gelin görün ki Porsuk Çayı’nda banklarda oturup kitap okuyan bir çok insana şahit oldum. Denizli’de, siz bu yazıyı okurken, herhangi bir parkta bir genç eline kitabını almış okuyordur. Bundan emin olabilirsiniz. İşte çevre illeri geliştiren onların okuyan insanlarıdır.

Biz de Afyon’u tanıtmak ve geliştirmek için elimizden geldiğince bu fuara destek oluyoruz. Afyon’un gelişmesi için bu fuar özeldir. Biz ceketimizi satar sizi yine okuturuz. Siz yeter ki okuyun!

Devamını Görüntüle