ANA YÜREĞİ
Delikanlı, katı yürekli bir kızı sevmiş ve onunla evlenmek istemişti. Ancak kız, korkunç bir şart ileri sürerek:
– Senin sevgini ölçmek istiyorum, dedi. Bunun için de köpeğime yedirmek üzere bana annenin kalbini getireceksin.
Delikanlı, tüyler ürperten bu teklif karşısında ne yapacağını şaşırmış ve uzun bir tereddütten sonra hislerine mağlup olup annesini öldürmeye karar vermişti. Annesi, belki de durumu farkettiği için oğluna fazla direnmedi. Ve çocuk, annesini öldürerek kalbini bir mendile koydu.
Delikanlı, kızın isteğini yerine getirmiş olmanın heyecanıyla yolda koşarken, ayağı bir taşa takıldı. Kendisi bir tarafa, mendil içindeki kalp bir tarafa fırladı. Canının acısından, ağzından ister istemez “Ah anacığım!” sözleri döküldüğünde annesinin tozlara bulanan ve hala soğumamış olan kalbinden bir ses yükseldi:
– Canım yavrum, bir yerin acıdı mı?

Peygamber Efendimiz’in (S.A.V.) “Of bile demeyin!” buyurduğu annelerimize saygıda kusur etmemeliyiz. Cenneti bile onların ayağının altına koyan Rabbim bizi onlardan onları da bizden razı eylesin.
Tüm annelerimizin anneler günü kutlu olsun.

Başlıklar:
ana,
ana yüreği,
anne,
anneler günü,
hikaye
Geçen gün bir facebook grubuna denk geldim. Bildiğin cenazelerin, mevlütlerin ev adreslerini paylaşıyorlar. Gidip orada beleş yemek yiyorlar. Bu beleşçilikte kaçıncı seviye arkadaş? N*krofilinin bir alt seviyesi.
Zaten en saçma törelerimizden birisi bu cenaze yemekleri. Twitter’da yazmış kızın birisi. “Babam öldüğü gün mutfakta tuz arattılar” diye. Yemeklerin tuzu az olmuş. Kızın babası ölmüş kadının kocası ölmüş ağlıyorlar, koca koca adamların gözleri kapıda: “lan yemek ne zaman gelecek aceba ya, pide mi gelecek yoğsam helva mı gelecek ne gelecek yia”.Ya arkadaş insanlar orada oturmuş mevlüt okuyor, dua ediyolar akabinde işte “Rahmetliyi…” “Yaaa siktiret rahmetliyi, pideler nirde kaldı yia”. B*k ye ş*refsiz! Orda kızı üzülüyor, annesi üzülüyor, senin derdini öpeyim ben.
Ben ama vasiyet ettim. Öldükten sonra cenazeme gelenleri Nusr-et’e götürecekler. Akraba, konu komşu kim gelirse herkesi Nusret’e götürecekler. Güzelce doyursunlar karınlarını. Adam başı bir buçuk porsiyon Hardal Soslu Dallas Steak! Orada yerlerse daha güzel dua ederler. Düşünsene bir elinde kürdan, öbür eliyle karnına vurup, akabinde eller semaya kaldırıp “Yaaa Allah rahmet etsin çok iyi insandı.” dedirtmek var bir de evde helva pide verip: “Yiaaammm Allah rihmit itsin mmm hilvi pidi ni yii..” Aynı olmaz yani dualar. Bakarsın öbür dünyada kimin duasının kurtaracağı belli mi olur!? Hem eşim ve çocuğum için de iyi olur. “Lan biz bu hesabı nasıl ödeyeceğiz?” diye bir nebze olsun öldüğümü unuturlar, acıları hafifler.
Aslında Nusret için de güzel bi pazarlama yöntemi. Düşünsüne tüm cenazelerden sonra yemeğe Nusret’e gidildiğini. Steak House’lar için gerçekten güzel pazarlama yöntemi. Gitmişsin cenazede böyle meftayı yatırmışlar kefenle, beyaz, arkasında Nusret, Nusret’in iki yanlarda meftanın yakınları, akrabaları vs. herkes eliyle meftaya toprak ekerken böyle, şılak bi selfie, at instagrama, kaydırıyorsun yana ikinci fotoğrafta Nusret Steak House’da, altta bir de etiket çak: #Cenaze challenge! Akım haline gelir bu. Bence bi düşünün bunu.
Devamını Görüntüle